Ana içeriğe atla

Yeni İş Yerinde İlk Gün Stresi Nasıl Atlatılır?

Yeni İş Yerinde İlk Gün Stresi Nasıl Atlatılır?İşe yeni başlayan hemen hemen herkes girmiştir bu strese. Yeni bir iş hayatı, yeni ofis, yeni çalışma arkadaşları heycanıyla birlikte belirsizliği, streside beraberinde getiriyor. Ne kadar kariyer sahibi olursanız olun yeni bir işe başlangıçtaki ilk iş günleri her zaman zordur. Peki bu durumu nasıl kolay atlatabilirsiniz?

- Gitmeden önceki gece uykunuzu iyi alın. Güne dinç ve dinamik olarak kalkın.

İşe başladğınız ilk günlerdeki en büyük sıkıntılardan birisi de isimleri akılda tutamamaktır ki bi anda hepsini öğrenmeniz de mümkün değildir. Ancak oturma düzenine göre öğrendiğiniz kişilerin isimlerini bi kağıda not ederek 
ihtiyaç duydukça bakabilirsiniz. Öğrendikçe de herkese ismiyle hitap etmeye çalışın, böylece karşınızdakide sizi tanıyacaktır.

İlk zamanlarda diğer çalışanlar yeni olmanızın verdiği hassasiyetle işleri öğrenmenizde sizin için zaman harcayacak, bıkmadan anlatacaktır.Anlatılanları can kulağı ile dinleyin, gerekirse notlar alın. Çünkü zaman geçtikçe anlatılanlar azalacak hatta tek başınıza işleri yapmanız beklenecektir. Üstelik o ilk gün bütün işini bırakıp size bişeyler anlatmaya çalışan kişilerde sorduğunuz sorular için bile dakikalarını zor ayıracaktır. Bu nedenle ilk günlerde anlatılanlar altın değerinde sizin için.

- Ne kadar stresli olursanız olun karşınızdaki kişiye gülümseyerek olumlu etkiler bırakmaya çalışın. Öğle yemeklerine onların arasına katılmaya çalışın, sohbet edin.

İlk izlenimler her ortamda önemlidir. Hakkınızda önyargı oluşmasına izin vermeden zamanla güvenilir ve iyi bir çalışan olduğunuzu göstermeye çalışın. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsanlara kendinizi inandırma yolları

İnanmak, söylediklerinizin karşınızdaki tarafından psikolojik olarak onaylanmasıdır. Bu olmadan hiçbir olumlu tepki alamazsınız. İnsanların sizi yürekten onaylamasını nasıl sağlarsınız? Bu sorunun yanıtı pek çok şeye bağlıdır O kişinin sizinle olan geçmiş deneyimleri; sizin kişiliğiniz, sosyal konumunuz, dürüstlük, nesnelliğiniz; beden diliniz (Görünüşünüz, sesinizin tonu, konuşma hızınız, fiziksel davranışlarınız).Ama inandırma yı sağlamada başrolü coşkunuz ve kanıtlarınız oynar. Söylediğinizi coşkuyla anlatıyorsanız, sizi dinleyen söylediğinize inanmış olduğunuzu düşünür. Bunun için güzel konuşmada usta, çok akıllı, duygusal veya ünlü bir kişi olmanız gerekmez. Söylediğinize gerçekten inanıyorsanız, zaten bunu coşkuyla anlatır ve karşınızdakine de söylediklerinize gerçekten inandığınızı göstermiş olursunuz. Onu bu etkiler. Coşku niçin bu kadar etkilidir? Çünkü karşınızdaki hangi nedenlerle bu kadar coşmuş olabileceğinizi kendisine sormaya başlar. Coşkunuz onun için bir bilmece gi

İnsanları etkilemek için : Aynalama Tekniği

Hiç tanımadığımız bir ülkeye gittiğimizde büyük bir yabancılık çekeriz. İnsanlara kolayca ısınamayız. Ama bir gün bir lokantada otururken Türkçe konuşan birini görürsek hemen yanına gideriz, hiç tanışmasak bile birden ahbap oluruz.  Orada aynı dili konuşan benzer iki insanızdır. İşte bu örneğin temelinde de aynalama tekniği vardır. İnsanlar ortak nokta buldukları insanlardan hoşlanırlar. Hoşlandıkları insanlarla da ortak nokta oluşturmaya çalışırlar. Aynalama  karşımızdaki kişinin hareketlerini, ona belli etmeden taklit etmektir. Bu teknik aradaki bağı birden artırır. Biriyle konuşurken, o bacak bacak üstüne atmışsa siz de aynı bacağı atın, o kollarını kavuşturmuşsa siz de yapın, tıpkı aynaya bakar gibi. Ama bunları belli etmeden yapın ki bilinçaltını etkilesin. Aynalama  tekniğinin en çok işe yaradığı yerlerden biri de birinin teselli edilmesidir. Üzgün bir yakınımızı gördüğümüzde yanına gidip onu teselli etmeye, onun moralini düzeltmeye, enerjisini artırmaya çalışırız. Ama o üzg

Beden Dilinin Önemi - Konuşmadan Anlaşabilme

Profesör Doktor Albert Mehrabian' ın yaptığı araştırmaya göre kişilerarası iletişimde 7 - 38 - 55 kuralı geçerlidir. Bu kural; iletişimde yüzde 55 beden dilinin, yüzde 38 ses tonunun, yüzde 7 konuştuğumuz kelimelerin etkili olduğunu söyler. Toplumdan topluma küçük farklılıklar göstermekle birlikte bu kural tüm dünyada kabul görmektedir. Burdan çıkaracağımız; karşımızdaki kişiler büyük ölçüde beden dilimizi değerlendirir. Yani bir şeye ağzınızla evet derken başınızı iki yana sallıyorsanız, ağzınızdan çıkanın bir önemi yoktur. Tüm insanlar beden dilini kullanmayı bilerek doğar, çünkü bu kendimizi ifade etmede bir gereksinimdir. Etrafınızdaki çocukları inceleyin. Vücutlarını aktif olarak kullanırlar, daha kendilerini tam olarak ifade edemedikleri için vücut dillerinden yardım alırlar, biz onların ifade zorluğu çektiğini farketmeyiz bile. Ama büyüdükçe vücudun rahatlığa alışmasından dolayı bu alışkanlık kaybolur ve iletişim azalmaya başlar. Bazı çocuklara büyümüş de küçülmüş dememizi