Ana içeriğe atla

Sıkıcı İnsanlar

Sıkıcı İnsanlarSıkıcı bir insanı dinlemek gerçekten zulümdür. Bu sıkıcı insanlar direk kendilerini belli ederler zaten. "Nasılsın?" sorusunu sorduğunuzda, on dakika boyunca anlamadığınız bir şekilde kendilerinden bahsederler. Mesela siz tiyatro öğrencisisinizdir, karşınızdaki insan ise kimya mühendisidir. Nasıl olduğu sorusunu sizin anlayamadığınız tuhaf terimlerle, projelerle anlatmaya koyulurlar uzun uzun. İnsanlar aslında sizi dinlemezler, içten içe bir an önce susmanızı beklerler. Her şeyi diğer insanların umurunda olmayan en ince ayrıntılarla anlatırlar. Hayır insanlar sizin nasıl olduğunuzu bilmekten memnunlar ama mesela evinizdeki çeşmelerin ayrıntılarını öğrenmeye kimse pek meraklı değil. Örneğin ilişkilerinizden bahsediyorsunuz, aranızda geçen her cümleyi ve her hareketi anlatarak siz sadece kendinizi tatmin edersiniz, karşısınızdaki içinde patlamak üzere olan bombanın sıkıntısıyla gerilir gerilir. Kimse sizin ilişkinizdeki facebook vs ayrıntılarını dinlemek istemiyor. "İşte ondan sonra benim koyduğum videoyu beğendi, ben onun videosuna yorum yaptım, üç dakika on dört saniye sonra cevap yazdı." Kimse böyle saçma ayrıntıları duymak istemez. 

Konuşmada ki diğer bir sıkıcılık ise insanın kendi kendisini övüp durmasıdır. Öyle insanlar var ki, bir ortama girer girmez herkes tarafından nasıl beğenildiklerini, "Ne" olduklarını, ne olacaklarını falan filan anlatır dururlar. Aslında o ortamda kimse sizden etkilenmiyor, o ortamda büyük bir hazımsızlıksınız siz. Sıkıcı bir insan olmak istemiyorsanız, zırt pırt kendinizi övmeyin. Böyle durumlarda insanlar sizi sıkıcı buldukları kadar aşağılık komplekslerine sahip olduğunuzu da düşünürler.

Dıdının dıdısının dıdısı konuları vardır bir de. Genel olarak, kimse sizin komşunuzun dayısının kızının yengesinin ne durumda olduğunu, onun dedikodusunu dinlemek istemiyor. Siz boşuna çenenizi yoruyorsunuz. Size yazık, karşınızdakine yazık.
Boş konuşmaların tümüne gevezelik adını veriyorum ben. Bu gevezelik kategorisindeki sevimsizliklerden biri de eleştirel insanlardır. Bu insan tipleri durmadan herkesi eleştirirler kendileri dışında. Herkesin mutlaka bir şeyi eksiktir. İnsanlar böyle durumlarda sizden aşırı sıkılırlar. Yani insanları kaçırmak istemiyorsanız, biraz görgülü davranıp kendinizden ya da sürekli başkalarından bahsetmemek sizin hayrınıza olacaktır. Yoksa insanın başı ağrıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsanlara kendinizi inandırma yolları

İnanmak, söylediklerinizin karşınızdaki tarafından psikolojik olarak onaylanmasıdır. Bu olmadan hiçbir olumlu tepki alamazsınız. İnsanların sizi yürekten onaylamasını nasıl sağlarsınız? Bu sorunun yanıtı pek çok şeye bağlıdır O kişinin sizinle olan geçmiş deneyimleri; sizin kişiliğiniz, sosyal konumunuz, dürüstlük, nesnelliğiniz; beden diliniz (Görünüşünüz, sesinizin tonu, konuşma hızınız, fiziksel davranışlarınız).Ama inandırma yı sağlamada başrolü coşkunuz ve kanıtlarınız oynar. Söylediğinizi coşkuyla anlatıyorsanız, sizi dinleyen söylediğinize inanmış olduğunuzu düşünür. Bunun için güzel konuşmada usta, çok akıllı, duygusal veya ünlü bir kişi olmanız gerekmez. Söylediğinize gerçekten inanıyorsanız, zaten bunu coşkuyla anlatır ve karşınızdakine de söylediklerinize gerçekten inandığınızı göstermiş olursunuz. Onu bu etkiler. Coşku niçin bu kadar etkilidir? Çünkü karşınızdaki hangi nedenlerle bu kadar coşmuş olabileceğinizi kendisine sormaya başlar. Coşkunuz onun için bir bilmece gi

İnsanları etkilemek için : Aynalama Tekniği

Hiç tanımadığımız bir ülkeye gittiğimizde büyük bir yabancılık çekeriz. İnsanlara kolayca ısınamayız. Ama bir gün bir lokantada otururken Türkçe konuşan birini görürsek hemen yanına gideriz, hiç tanışmasak bile birden ahbap oluruz.  Orada aynı dili konuşan benzer iki insanızdır. İşte bu örneğin temelinde de aynalama tekniği vardır. İnsanlar ortak nokta buldukları insanlardan hoşlanırlar. Hoşlandıkları insanlarla da ortak nokta oluşturmaya çalışırlar. Aynalama  karşımızdaki kişinin hareketlerini, ona belli etmeden taklit etmektir. Bu teknik aradaki bağı birden artırır. Biriyle konuşurken, o bacak bacak üstüne atmışsa siz de aynı bacağı atın, o kollarını kavuşturmuşsa siz de yapın, tıpkı aynaya bakar gibi. Ama bunları belli etmeden yapın ki bilinçaltını etkilesin. Aynalama  tekniğinin en çok işe yaradığı yerlerden biri de birinin teselli edilmesidir. Üzgün bir yakınımızı gördüğümüzde yanına gidip onu teselli etmeye, onun moralini düzeltmeye, enerjisini artırmaya çalışırız. Ama o üzg

Beden Dilinin Önemi - Konuşmadan Anlaşabilme

Profesör Doktor Albert Mehrabian' ın yaptığı araştırmaya göre kişilerarası iletişimde 7 - 38 - 55 kuralı geçerlidir. Bu kural; iletişimde yüzde 55 beden dilinin, yüzde 38 ses tonunun, yüzde 7 konuştuğumuz kelimelerin etkili olduğunu söyler. Toplumdan topluma küçük farklılıklar göstermekle birlikte bu kural tüm dünyada kabul görmektedir. Burdan çıkaracağımız; karşımızdaki kişiler büyük ölçüde beden dilimizi değerlendirir. Yani bir şeye ağzınızla evet derken başınızı iki yana sallıyorsanız, ağzınızdan çıkanın bir önemi yoktur. Tüm insanlar beden dilini kullanmayı bilerek doğar, çünkü bu kendimizi ifade etmede bir gereksinimdir. Etrafınızdaki çocukları inceleyin. Vücutlarını aktif olarak kullanırlar, daha kendilerini tam olarak ifade edemedikleri için vücut dillerinden yardım alırlar, biz onların ifade zorluğu çektiğini farketmeyiz bile. Ama büyüdükçe vücudun rahatlığa alışmasından dolayı bu alışkanlık kaybolur ve iletişim azalmaya başlar. Bazı çocuklara büyümüş de küçülmüş dememizi