Ana içeriğe atla



Yaşam Atölyesi, “Kişisel dönüşüm yolculuğu”

Yaşam Atölyesi, bireyin kendini tanıyarak, ifade ederek yaşamdaki hedef ve hayallerini gerçek kılmak için 2009 yılında çalışmalarına başladı. İlk iki yılında yüzellibinden fazla kişiye ulaşan Yaşam Atölyesi, kısa zamanda katılımcıların yaşamında kattığı değerlerle yurtdışına açıldı ve çalışmalarını genişleterek sürdürüyor. Amsterdam, New York ve Londra ile birlikte yurtiçinde İstanbul dışında beş ilde daha buluşmalarını gerçekleştiriyor.


Bireyin kariyer yolculuğundan özel yaşamına, hobilerinden ruh, beden ve zihin sağlığına kadar yaşamın her noktasında başarı, tatmin ve pozitif duygularını maksimum düzeyde yaşaması için birlikte çalışıyoruz.

Yaşam Atölyesi, uzun yıllar yapılan hazırlıklar ve insan odaklı yaklaşımı ile farklı ve benzersiz bir ‘kişisel dönüşüm’ yolculuğu…

Kendi içinde tatmini, huzuru ve sevgiyi yakalayn bireyler ile daha yaşanılır bir dünyayı yaratmak için sosyal sorumluluk çalışmalarını da başlatan Yaşam Atölyesi, katılımcılarının ve işbirliği yapılan kuruluşların ortak çalışmalarıyla güçlü bir ‘network’ ağı örüyor. Yaşayanlar Kulübü çatısı altında yapılan çalışmalarda, katılımcılar yaşam boyu fikirlerini, çalışmalarını, duygu ve düşüncelerini paylaşacakları bir ‘sosyal ağ’ı yaşatıyor.

Bugüne kadar yaşadıklarımız geçmişimiz, bundan sonrasında ise neler olacağını, kim olacağımızı, nasıl bir yaşam inşa edeceğimizi seçtiklerimizle biz yaratıyoruz. İnsanlığı, sevgiyi, paylaşmayı, birarada yaşayabilmeyi unutmadan...

Yaşam Atölyesi, kendini tanıma, kim ve ne olduğunu bularak ne istediğini seçmende sana yardımcı olan, sonrasında yaşam standardını yükselterek yaşamın her anını dolu dolu yaşayabildiğin bir yaşama doğru sana eşlik ediyor. Korkulardan, endişelerden, acabalardan sıyrılarak, gerçek anlamda yaşamaya başlamak ve hayal gördükleirmizi, aradıklarımızı gerçek kılmak ilk önceliğimiz...


Kimler var?

İş, özel ve sosyal yaşamlarında maksimum tatmin ve pozitif duygu/sonuçları almak isteyenler…
Yaşam haritalarını yeniden gözden geçiren, yaşarken kendi farkındalıklarını arayanlar…
Her şey yolunda giderken bile, sanki bir şeyler eksikmiş, bir boşluk varmış gibi hissedenler…
Hedeflerine, hayallerine huzur güven ve kararlılıkla ilerlemeyi seçenler…
Yaşama tek boyutlu değil bir çok boyuttan bakmak isteyen, bunu farkederken de çevresindekilere yansıtmayı düşünenlerle yüksek enerjiyi bir araya getirenler…
Yaşıyormuş gibi yapmak yerine yaşamayı seçenler…
Yaşamdaki kendi potansiyeleirni ve he anlamda kazandıklarını artırmayı hedefleyenler
Kendi olarak, kendini ifade ederek ve kopya filmler yerine kendi hayatlarını yönetmeni olmayı seçenler
Çevresine, dünyaya değer yaratanlar, korku yerine sevgiyi ve yaşamın zenginliğini paylaşanlar…

Yaşam Atölyesi videosu için tıklayınız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsanlara kendinizi inandırma yolları

İnanmak, söylediklerinizin karşınızdaki tarafından psikolojik olarak onaylanmasıdır. Bu olmadan hiçbir olumlu tepki alamazsınız. İnsanların sizi yürekten onaylamasını nasıl sağlarsınız? Bu sorunun yanıtı pek çok şeye bağlıdır O kişinin sizinle olan geçmiş deneyimleri; sizin kişiliğiniz, sosyal konumunuz, dürüstlük, nesnelliğiniz; beden diliniz (Görünüşünüz, sesinizin tonu, konuşma hızınız, fiziksel davranışlarınız).Ama inandırma yı sağlamada başrolü coşkunuz ve kanıtlarınız oynar. Söylediğinizi coşkuyla anlatıyorsanız, sizi dinleyen söylediğinize inanmış olduğunuzu düşünür. Bunun için güzel konuşmada usta, çok akıllı, duygusal veya ünlü bir kişi olmanız gerekmez. Söylediğinize gerçekten inanıyorsanız, zaten bunu coşkuyla anlatır ve karşınızdakine de söylediklerinize gerçekten inandığınızı göstermiş olursunuz. Onu bu etkiler. Coşku niçin bu kadar etkilidir? Çünkü karşınızdaki hangi nedenlerle bu kadar coşmuş olabileceğinizi kendisine sormaya başlar. Coşkunuz onun için bir bilmece gi...

Çalışmak mı? Ev hanımı olmak mı?

Çalışan bütün kadınlar koşturmacanın içinde  olmak tan sıkıldıklarını dile getirerek evde otursam keşke ev  hanımı  olsam diye iç geçirirler zaman zaman.Ki bu zamanlar genellikle henüz çözülemeyen problemlerin olduğu sancılı dönemlerdir. Aynı şekilde ev hanımları da evde kalmanın güzelliklerinin yanında bütün gün evde paslandıklarınıi, üretmediklerini hatta zamanla yemek ve temizlik yapmaktan başka işe yaramadıklarını düşünür hale gelirler. İnsanların bulundukları hallerden ötürü benzer piskolojiye girmeleri normaldir. Bulunduğu durumdan memnuniyetsiz, hep olmayana özenir hale gelebilirler. Önce çalışan fedakar kadının bir gününü özetleyelim: Günü bir önceki günden programlıdır genellikle. Akşamdan ertesi gün giyeceği ütülenmiş, hazırdır. Her sabah saat çalmadan kalkmasına rağmen yinede kurulur o saat, malum işe geç kalmak gibi bir lüksü yok. Sabah sabah giyinip kuşanıp tam vaktinde çıkar evden. Eğer erken kalkmışsa o kısacık zamana akşamın yemeğini pişirmeyi ya da bi k...

Beden Dilinin Önemi - Konuşmadan Anlaşabilme

Profesör Doktor Albert Mehrabian' ın yaptığı araştırmaya göre kişilerarası iletişimde 7 - 38 - 55 kuralı geçerlidir. Bu kural; iletişimde yüzde 55 beden dilinin, yüzde 38 ses tonunun, yüzde 7 konuştuğumuz kelimelerin etkili olduğunu söyler. Toplumdan topluma küçük farklılıklar göstermekle birlikte bu kural tüm dünyada kabul görmektedir. Burdan çıkaracağımız; karşımızdaki kişiler büyük ölçüde beden dilimizi değerlendirir. Yani bir şeye ağzınızla evet derken başınızı iki yana sallıyorsanız, ağzınızdan çıkanın bir önemi yoktur. Tüm insanlar beden dilini kullanmayı bilerek doğar, çünkü bu kendimizi ifade etmede bir gereksinimdir. Etrafınızdaki çocukları inceleyin. Vücutlarını aktif olarak kullanırlar, daha kendilerini tam olarak ifade edemedikleri için vücut dillerinden yardım alırlar, biz onların ifade zorluğu çektiğini farketmeyiz bile. Ama büyüdükçe vücudun rahatlığa alışmasından dolayı bu alışkanlık kaybolur ve iletişim azalmaya başlar. Bazı çocuklara büyümüş de küçülmüş dememizi...