Ana içeriğe atla

Özgüven kazanmak için önce kendinize inanın

Özgüven kazanmak için önce kendinize inanınKendime güvenim yok şikayeti az duyulan bir şikayet değil.

İlaçlar bir yana, hayatta karşılaştığımız güçlüklerle başedebilmek içinönce hayata ve insanlara karşı bir bakış açımız, bir felsefemiz olmalıdır.

Çünkü insanların sesi ancak birşeylere inandıktan sonra yükselmeye başlar. Hayata karşı bakış açınız belli bir sağlamlığa ulaştığında yeteneklerinize daha yakından bakar, onlarla daha çok ilgilenir, onları daha rahat öne sürebilirsiniz.

Bazı alanlarda güçlenmiş insan ifade güçlüğü çekmeyecektir. işte kendine karşı güvensizlik duyanların çoğu, güçlendirilmeye müzait yönlerini başı boş bırakanladır.


Bir insanın, diğer insanlar karşısında kendisini savunmasız hissetmesinde, aşırı derece de heyecanlanmasında, kendi konumunu küçümsemesinin büyük payı vardır.

Bilinmelidirki her insan aynı dercede değerlidir ve herşeyden önce 'insan olarak' en büyük konuma sahiptir.

İnsan olma onuru, her zorluğu yenecek güçtedir. Önünde eğilinmesi gereken bir konum varsa o da insan olma onurudur.

Bunu anlayamayan insanların karşısında duyacağınız aşırı heyecan, insan olmanın anlamına karşı en büyük haksızlık olacaktır.

Heyecanların, eksikliklerin, yanlışlıkların arkasında ki insanı, o yüce varlığı, yaratılanların en şereflisini göremeyenlerin hakkınızdaki kanaatlerine değer vermeye kalkışmak saçmalıktır.


Söz almaktan konuşmaktan korkanlar, bunu yapmak mecburiyetinde kaldıklarında adrenalin dalgalarında çırpınanlar,her teşebbüslerini bir deney olarak görüp ısrarla yeniden denemelidirler.


kendinizi zorlamadan hiçbirkonuda başarılı olamazsınız. Ve yüzme denizde öğrenilir, karada değil; suya atlamalısınız...


R.Şükrü Apuhan'ın Başarı İçin Gençlere 33 İşaret adlı Kitabı' ndan alıntıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İnsanlara kendinizi inandırma yolları

İnanmak, söylediklerinizin karşınızdaki tarafından psikolojik olarak onaylanmasıdır. Bu olmadan hiçbir olumlu tepki alamazsınız. İnsanların sizi yürekten onaylamasını nasıl sağlarsınız? Bu sorunun yanıtı pek çok şeye bağlıdır O kişinin sizinle olan geçmiş deneyimleri; sizin kişiliğiniz, sosyal konumunuz, dürüstlük, nesnelliğiniz; beden diliniz (Görünüşünüz, sesinizin tonu, konuşma hızınız, fiziksel davranışlarınız).Ama inandırma yı sağlamada başrolü coşkunuz ve kanıtlarınız oynar. Söylediğinizi coşkuyla anlatıyorsanız, sizi dinleyen söylediğinize inanmış olduğunuzu düşünür. Bunun için güzel konuşmada usta, çok akıllı, duygusal veya ünlü bir kişi olmanız gerekmez. Söylediğinize gerçekten inanıyorsanız, zaten bunu coşkuyla anlatır ve karşınızdakine de söylediklerinize gerçekten inandığınızı göstermiş olursunuz. Onu bu etkiler. Coşku niçin bu kadar etkilidir? Çünkü karşınızdaki hangi nedenlerle bu kadar coşmuş olabileceğinizi kendisine sormaya başlar. Coşkunuz onun için bir bilmece gi...

Çalışmak mı? Ev hanımı olmak mı?

Çalışan bütün kadınlar koşturmacanın içinde  olmak tan sıkıldıklarını dile getirerek evde otursam keşke ev  hanımı  olsam diye iç geçirirler zaman zaman.Ki bu zamanlar genellikle henüz çözülemeyen problemlerin olduğu sancılı dönemlerdir. Aynı şekilde ev hanımları da evde kalmanın güzelliklerinin yanında bütün gün evde paslandıklarınıi, üretmediklerini hatta zamanla yemek ve temizlik yapmaktan başka işe yaramadıklarını düşünür hale gelirler. İnsanların bulundukları hallerden ötürü benzer piskolojiye girmeleri normaldir. Bulunduğu durumdan memnuniyetsiz, hep olmayana özenir hale gelebilirler. Önce çalışan fedakar kadının bir gününü özetleyelim: Günü bir önceki günden programlıdır genellikle. Akşamdan ertesi gün giyeceği ütülenmiş, hazırdır. Her sabah saat çalmadan kalkmasına rağmen yinede kurulur o saat, malum işe geç kalmak gibi bir lüksü yok. Sabah sabah giyinip kuşanıp tam vaktinde çıkar evden. Eğer erken kalkmışsa o kısacık zamana akşamın yemeğini pişirmeyi ya da bi k...

Beden Dilinin Önemi - Konuşmadan Anlaşabilme

Profesör Doktor Albert Mehrabian' ın yaptığı araştırmaya göre kişilerarası iletişimde 7 - 38 - 55 kuralı geçerlidir. Bu kural; iletişimde yüzde 55 beden dilinin, yüzde 38 ses tonunun, yüzde 7 konuştuğumuz kelimelerin etkili olduğunu söyler. Toplumdan topluma küçük farklılıklar göstermekle birlikte bu kural tüm dünyada kabul görmektedir. Burdan çıkaracağımız; karşımızdaki kişiler büyük ölçüde beden dilimizi değerlendirir. Yani bir şeye ağzınızla evet derken başınızı iki yana sallıyorsanız, ağzınızdan çıkanın bir önemi yoktur. Tüm insanlar beden dilini kullanmayı bilerek doğar, çünkü bu kendimizi ifade etmede bir gereksinimdir. Etrafınızdaki çocukları inceleyin. Vücutlarını aktif olarak kullanırlar, daha kendilerini tam olarak ifade edemedikleri için vücut dillerinden yardım alırlar, biz onların ifade zorluğu çektiğini farketmeyiz bile. Ama büyüdükçe vücudun rahatlığa alışmasından dolayı bu alışkanlık kaybolur ve iletişim azalmaya başlar. Bazı çocuklara büyümüş de küçülmüş dememizi...