Ana içeriğe atla

Kayıtlar

İnsanları etkilemek için : Aynalama Tekniği

Hiç tanımadığımız bir ülkeye gittiğimizde büyük bir yabancılık çekeriz. İnsanlara kolayca ısınamayız. Ama bir gün bir lokantada otururken Türkçe konuşan birini görürsek hemen yanına gideriz, hiç tanışmasak bile birden ahbap oluruz.  Orada aynı dili konuşan benzer iki insanızdır. İşte bu örneğin temelinde de aynalama tekniği vardır. İnsanlar ortak nokta buldukları insanlardan hoşlanırlar. Hoşlandıkları insanlarla da ortak nokta oluşturmaya çalışırlar. Aynalama  karşımızdaki kişinin hareketlerini, ona belli etmeden taklit etmektir. Bu teknik aradaki bağı birden artırır. Biriyle konuşurken, o bacak bacak üstüne atmışsa siz de aynı bacağı atın, o kollarını kavuşturmuşsa siz de yapın, tıpkı aynaya bakar gibi. Ama bunları belli etmeden yapın ki bilinçaltını etkilesin. Aynalama  tekniğinin en çok işe yaradığı yerlerden biri de birinin teselli edilmesidir. Üzgün bir yakınımızı gördüğümüzde yanına gidip onu teselli etmeye, onun moralini düzeltmeye, enerjisini artırmaya çalışı...

Başarmak için içinizdeki yeteneği keşfedin

Hayattan ve kendinizden şikâyetçi olmak yerine, bugün kendiniz  için küçük bir adım atın. Yapmak isteyip de yapamadığınız ya da cesaret edemediğiniz bir şey yapın. Küçük başarılar, büyük başarılar  için  ilk adımdır. Gücünüz de var,  yeteneği niz de. Kötümser Yapılamaz der. İyimser Yapılabilir der. Motivasyona sahip kişi ise, Yaptım der. Her sabah sizi motive edici mesajlar dinleseydiniz, zihniniz, yüreğiniz, ruhunuz coşku ve heyecanla dolsaydı, gününüz nasıl geçerdi? Bir arkadaşınız, eşiniz veya patronunuz sizinle ilham veren, enerjinizi arttıran 'Yapabilirsin! Başarabilirsin!' mesajlarıyla dolu bir konuşma yapsaydı  için izdeki gerçek potansiyelinizi ortaya çıkarmak  için  içsel gücünüzü kim bilir nasıl kullanırdınız? Her şeyi yapabilme, her şey olabilme, yaşamınızın her boyutunu istediğiniz şekilde değiştirme gücünüz var. Bu yazıda düşüncelerinizi uyarmayı, yüzünüze tebessüm kondurmayı, yüreğinizi umutla, ruhunuzu coşkuyla doldurmayı amaçlıyoruz...

Başarmak inanmanın yarısıdır

Hayatta her istediğimizin olamayacağını ebeveynlerimiz bizlere küçükken öğretirler. Onlarda hayatta yaşayarak  edindikleri tercübelerinde her istediklerinin olmadığını görmüşler ve yetiştirdikleri neslin de mutsuz olmaması ve hayal kırıklığına düşmemeleri için her istediklerinin olamayacağını öğretirler.  İnanmak başarmanın  yarısıdır  deyimini hepimiz duymuşuzdur, gerçektende inanmak başarmanın  yarısıdır  hatta tamamına yakını. Çünkü hiç bir iş inanılmadan başarılamaz. Atalarımızın savaşlarından tutunda Galatasarayın UEFA kupasına kadar tüm başarılar inanmaktan geçer. Nasılmı şöyle ki savaş alanlarında az sayının çok sayıya üstünlüğüne, az bütçeli takımın dünya devlerine kafa tutması ve anadolunun küçük bir kasabasından kısıtlı imkanlara rağmen Türkiyenin en değerli bilim adamlarının yetişmesidir. İşte tüm bu örnekler başarmanın sırrı olan inanmaktan geçiyor tabikide sadece inanmak değil çalışmak iyi bir gözetmen olmak işte tüm bu ve buna benzer örnekle...

Çalışmak mı? Ev hanımı olmak mı?

Çalışan bütün kadınlar koşturmacanın içinde  olmak tan sıkıldıklarını dile getirerek evde otursam keşke ev  hanımı  olsam diye iç geçirirler zaman zaman.Ki bu zamanlar genellikle henüz çözülemeyen problemlerin olduğu sancılı dönemlerdir. Aynı şekilde ev hanımları da evde kalmanın güzelliklerinin yanında bütün gün evde paslandıklarınıi, üretmediklerini hatta zamanla yemek ve temizlik yapmaktan başka işe yaramadıklarını düşünür hale gelirler. İnsanların bulundukları hallerden ötürü benzer piskolojiye girmeleri normaldir. Bulunduğu durumdan memnuniyetsiz, hep olmayana özenir hale gelebilirler. Önce çalışan fedakar kadının bir gününü özetleyelim: Günü bir önceki günden programlıdır genellikle. Akşamdan ertesi gün giyeceği ütülenmiş, hazırdır. Her sabah saat çalmadan kalkmasına rağmen yinede kurulur o saat, malum işe geç kalmak gibi bir lüksü yok. Sabah sabah giyinip kuşanıp tam vaktinde çıkar evden. Eğer erken kalkmışsa o kısacık zamana akşamın yemeğini pişirmeyi ya da bi k...

Evliliği geciktiren faktörler

Bazı kişiler, evlilik için gerekli özelliklere sahip olmalarına karşılık kolay kolay evlilik kararı alamazlar. Bunu çeşitli nedenlere bağlamak mümkündür. Evlilik kararı almayı engelleyen kişilik özelliklerini şöyle sıralayabiliriz. Geçmişte karşılaştıkları ve zamanla kendilerini hatalı buldukları başarısız denemeleri olan bireyler böyle hareket etmektedirler. Evlenme şanslarını, genellikle gösterdikleri gereksiz çabalarla kısıtlarlar ve büyük olasılıkla da evlenemezler. Evlenebilecek uygun yaşlarda teklifleri, sürekli ve kasıtlı olarak reddeden bireyler yaşlarının ilerlemekte olduğunu fark edince telaşlanırlar. Genellikle evlenmek istediklerini her fırsatta ve her yerde sık sık dile getirirler Evlenmenin meslek sahibi olmaya, eşin ise mesleki başarıyı engelleyeceğine inananlar, mesleki ve sosyal statüye aşırı değer bağlayanlar  evliliği  uzun süre ertelerler. Bu şartlar sağlandığında ise çevrelerinde istedikleri özellikteki kişilerin sayısı azalınca yalnız kalırlar. Ge...

Evliliği düşünmeden önce yapılması gerekenler

Uzmanların, nikah masasında EVET demeden  önce  çiftlere tavsiyeleri şöyle: - 30 yaşından  önce  evlenmeyin: İstatistikler 30 yaşından sonra evlenen çiftlerin evliliklerinin daha uzun sürdüğünü gösteriyor. - Evlenmeden  önce  birkaç tecrübe yaşayın: Bu tecrübeler, size karşı cinste neye önem verdiğinizi öğretecektir. - Umutsuz evlilikler yapmayın: Korku, güven duymak ya da evden uzaklaşmak için yapılan evlilikler uzun ömürlü olmuyor. - Evleneceğiniz kişiyi tanıyın: Onun kim olduğunu gerçekçi şekilde saptayın ve sadece sizin istediğiniz kişi olması için çaba harcamayın. - Denginizle evlenin: Karı-kocadan birinin diğeri üzerinde hakimiyet kurduğu evliliklerden hayır gelmiyor. - En az bir yıl bekleyin: İstatistikler, acele evlenen kişilerin aynı hızla boşandıklarını ortaya koyuyor. - Bağımlılığı olan kişilere dikkat: Sigara alışkanlığı gibi basit bağımlılıklar bile, bir evliliği yıkmaya yeterli olabiliyor. - Sizinle benzer amaçları olan biriyle...

Yatar yatmaz uyuyabilmek için yapılması gerekenler

"Ooh, akşam oldu, uykum var, yatayım bari. Saat 12 olmuş. 7 de kalksam 7 saat uyumuş olurum, hem uykumu alırım hem de işlerimi zamanında yetiştiririm." Bu kalıba uygun cümleleri aklımızdan illa ki geçirmişizdir. Ama şöyle bir durum var: Acaba saat 12 de yatıp saat 7 de kalkınca 7 saat mi uyumuş oluyoruz. Benim de dahil olduğum çoğu kişi; yatağa yatar, sağa döner, sola döner, ters döner, binbir çeşit şey düşünür bir türlü uyuyamaz. En sonunda aradan yarım saat, bir saat geçer ve biz daha yeni uyumuşuzdur. Sabah da ya belirlediğimiz saatte kalkamayız ya da uykumuzu almadan kalkarız. Peki yattığı anda direk olarak uyku moduna geçen kişiler var mıdır? Elbette vardır. Birisi çıkıp ben yatar  yatmaz uyuyabiliyorum der ve biz imreniriz, bakakalırız. Bazı insanlar neden hızlı uyurken biz uyuyamayız ya da bu konuda bir şeyler yapabilir miyiz? Eğer gerçekten profesyonel yardım gerektirecek bir uyku rahatsızlığımız yoksa yapabiliriz. En geniş kapsamlı zihin programlama olan NLP deki ç...